Soğuk Bir Kış Gününde Başlayan Macera - Penguenist

Başlarken...

 Bu Pazar her zamankinden farklı uyandım sanki. Sabah rutinimi uygularken normalde sıkılmazdım ancak zaten 1 ay kadar bir süre rutinlerimden ayrı yaşamak zorunda kalmıştım. İçimden "Bugün dünyayı kurtarmalıyım" nidaları geçerken ben sadece kahvemi hazırlayıp belgesel seyretmeye koyuldum. Öyle bir belgesel denk geldi ki seyrederken düşündüren, düşünürken hüzünlendiren bir yapımdı. 🙂 Bazılarının aklına gelmiştir zaten ama ben yine de belirteyim belgeselin konusu tabi ki de "Penguenler". 🐧

 Saatler sıkıcı bir şekilde ilerlerken aklıma bir blog başlatma kararı geldi. Kendi halimde yazıp çizeceğim, ilgi alanlarımdan tutun da kişisel yazılarıma kadar değinebileceğim bir blog başlatma kararı. En azından can sıkıntısından beni uzunca bir süre alı koyacağı kesin olan bir projeye başlama düşüncesi beni heyecanlandırdı doğrusu.

Altyapı Tercihi (?)

 Blog kurarken en önemli şeylerden bir tanesi blogunuzun isminin ne olacağıdır. Aklınızı kurcalar durur bu konu. Ben açıkçası bu konuda fazla düşünmedim. Zira Pazar günümü şenlendiren "Penguen" belgeselini ilham kaynağı olarak gördüm. 😅
 İsim konusunu bir kenara bıraktım ve blog altyapısı konusunda düşünmeye başladım. Aslında aklıma direkt olarak şu meşhur "WordPress" geldi. Tam her şeyi WordPress altyapısı ile planlayacakken vazgeçtim. Pazar günü evde pinekliyor oluşumun verdiği üşengeçlik ile direkt olarak Blogger tercihini yapıştırdım geçtim. 😁  

  Daha önce bir blog maceramı fazla uzun sürdüremeden bitirmiştim. Ancak burada uzun bir süre yazma konusunda kendimi oldukça motive etmiş durumdayım. Siz olası sevgili takipçilerimin de beni bu konuda motive etmelerini istemem çok abes kaçmaz sanırım. 🙂 Giriş yazısı yazmakta her ne kadar iyi olmasam da bir şeyler karaladım ve çatırmadan ufak adımlarla blogdan uzaklaşıyorum. 😀